27 Aralık 2013 Cuma

Bombok Durum

       Yalnız kaldığım zamanlarda, nedendir bilmiyorum yalnızlığı öyle sahipleniyorum ki, keyif almaya başlıyorum bu durumdan. Odamın düzenini değiştiriyorum, bir köşesine kitaplık alıyorum okumadığım bir kaç kitabın gözümün önünde olması için, her rafına küçük değişik biblolar yerleştiriyorum sevdiğim süper kahramanlar, en sevdiğim arabanın ahşap modeli, eski sporcu kartlarımı, tasolarımı. Sonra daha yavaş müzikler dinliyorum, sözlerine takılmıyorum melodisi önemli oluyor o an. Uymamak üzere kararlar alıyorum, kendi kendime sözler veriyorum tutmayacağımı bilmediğim. Fark etmem uzun sürmüyor. Göğsümün tam ortasında hissediyorum yalnızlığı. Farkındalığın bıçak gibi kestiği zaman yavaşlıyor, sanki sadece odada ki durum değil bütün evrende tek başıma kalmışım gibi kas katı kesiliyorum, öküzün biri oturuyor sırtıma kaldıracak gücü bulamıyorum. Ne kadar zaman sonra bilinmez, burnuma tuhaf kokular geliyor, odayı kolaçan ediyorum, bunun küllükten gelen ağır dayanılmaz izmarit kokusu olduğunu fark ediyorum, sıra sigaraya ve çakmağa geliyor onları da kendimden beklemediğim bir hareketlilikle bulduktan sonra eski oturma şeklimi alıyorum. Daha önce hiç sigara içmemişim gibi yakarak geçiyor duman boğazımdan. Her nasıl oluyorsa sanki o sigaranın sonu hiç içmeden bitmiş gibi geliyor belki peşinden bir tane daha yakıyorum çakmak kullanmadan, birinin sonu birinin başı oluyor. Kafamdan geçenleri ben bile takip edemiyorum, bütün pişmanlıklarım pusuya yatmış gibi üçer beşer geliyor aklıma. Bu boktan durumdan kurtulmak benim için zor olsa da elime geçen her fırsatta kendimi en hızlı şekilde sürüklüyorum bunun sarp yamaçlarına. Sonra  sövüyorum, söylüyorum, yazıyorum en sonunda mutlaka duruyorum, durduruluyorum ve hiçbir şeyin sonunu sevmiyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder